Beyazyakalı Adam '2'


                                   BEYAZYAKALI
  ADAM  2


      Çocukluğunun pazar günlerini ne zaman hatırlasa aklına ıslak asfaltın sokak lambalarını yansıtışı ve ağır balık kokusu gitsin diye açılan pencereleriyle televizyonun karşısında battaniyeye sarıldığı gelirdi. Ayrı eve çıktığında, o günleri hiç özlemediğini anlamıştı. Arkadaşlarının baskıcı olduğunu söylediği aileleri için ne diyeceğini bilemezdi. Fazlasıyla özgür bırakılmış, kendi kararlarını kendisinin vermesi için hep teşvik edilmişti. Aynı şehirde olmasına rağmen annesini ve babasını en son ne zaman aradığını düşündü. Hatırlayamadı. Sonra üşendi. Beylükdüzü'ndeki evinde tek başına yaşıyor ve Sultanbeyliğindeki ailesine gitmek için en iyi ihtimalle beş saatlik yolu göze alması gerekiyordu. Bu da onu üşenmekte kendince haklı çıkarıyordu.


           Üniversite yıllarındaki ev arkadaşlarıyla geçirdiği pazar geceleri ise ütü yapmaya yer açmak için evi toplamak zorunda olmasına, tüm yoruculuğuna rağmen pazartesileri sevdiğini hatırlıyordu. Bütün bu hafıza tazeleme çabalarının özü, bir pazar akşamı yine çocukluğunda olduğu gibi yağmur yağıyor ve battaniyenin altına geçmiş televizyon izliyor olmasıydı. Bir kaç kanal dolaştıktan sonra bilgisayarından bir film açıp izledi. Bütün bir hafta sonunu miskin miskin evde geçirdiği için kendine kızıyor, ertesi gün işe gidecek olmasından dolayı feci halde canı sıkılıyordu. Uyuklamak üzereydi ki gözleri duvardaki saate takıldı. Saat on iki buçuk oluvermişti. Bu kadar sıkıcı bir gün nasıl oldu da bu kadar hızlı geçmiş dedi. Sabahları zor uyandığı için, sakal tıraşını hep akşamdan olurdu. Yerinden doğrulup banyoya yürüdü. Üstündeki poları çıkartarak, tıraş köpüğünü sakallarına sürdü. İtina ile kestiği sakallarının akabinde, yüzüne cilt bakım maskesi sürdü. Maskenin kurumasını beklerken dişlerini fırçaladı. Sıcak suyu beklememek için önceden açtı suyu. Bu esnada tırnak makasını alıp klozete oturdu. Kendisiyle bir an gurur duydu. Zamanı doğru kullanmak ile ilgili bir brifing verebilirim diye geçirdi içinden. Daha on dakika önce bütün bir hafta sonunu nasıl yatarak geçirdiğine yakınırken, şimdi bunu nasıl düşünmüş olduğunu anlamakta güçlük çekebilirsiniz. Bilmelisiniz ki, bir beyaz yakanın duygu geçişleri bu kadar sert olması kendi aralarında çok normal bir durumdur.

        Duşunu alıp yatağa geçtiğinde, bütün haftanın en fazla ne kadar sıkıcı geçebileceği ile ilgili ufkunu yokladı. Halbuki iş arkadaşlarıyla konuşmayı en sevdiği şey sıkıcılık ve tekdüze hayattı. Çünkü başka tek bir ortak noktaları olmayan insanlarla çalışıyordu. Kendi tasmasının kendi elinde olduğunu ne kadar söylese de asıl problemin tasmanın ipini kimin tuttuğu değil boynunda bir tasma olması olduğunu içten içe hep biliyor olmasının verdiği küçük bir isyan ile uykuya daldı.

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol